Web günceme yazmak isteyip de yazmaya bir türlü fırsat bulamadığım çok şey oluyor. Çoğunlukla bu çok güzel, bunun üzerine biraz düşüneyim toparlayıp yazayım diyorum. Sonra başka şeyler giriyor, hiçbir zaman ona vakit ayıramadığımdan yazamıyorum.
Bence web güncelerinin bu yönde çok gayri resmi bir yanı bulunmalı. Yazılar tam anlamıyla deneme şeklinde olmalı. Hatta bazen denemelerden bile daha teklifsiz olmalı. Çünkü web güncelerinde maksat, derli toplu düşüncelerin ifade edilmesi değil, karmakarışık her yönden fikirlerin bir nevi yazılı sohbet ortamında yaşamasıdır.
Son birkaç günden aklımda kalan bazı notlarımı böyle düzensiz ve teklifsiz bir yazıyla yazmak istiyorum:
1. Mitingler, Cumhuriyetçilik
Mitingler ve cumhuriyetçilik, birkaç haftadır gündemimize oturdu. Benim bu konularla ilgili birkaç önemli gördüğüm nokta var: Birincisi, insanların birbirine olan sevgi bağlarının çok fazla ihmal edilmesi. Nefret ve düşmanlık hislerinin tahrik edilmesinden kesin olarak herkesin kaçınması gerekiyor. Milliyetçilik, milletini sevmek anlamındaysa, ona varım. Yoksa şahsi menfaatini milletinin menfaatinde görmek olan bencil ve gururlanma merkezli bir milliyetçiliğin, hem milliyetçilere hem de millete çok zararlı olduğunu düşünüyorum.
İkincisi, bu konuların bir önemli faydasını, özgürlük kavramını merkezimize oturtmuş olmasını görüyorum. Özgürlüklere ne kadar saygılıyız? Ötekinin özgürlüğüne ne ölçüde hoşgörülüyüz? Özgürlüklerin sınırı nedir? Bu konuda çok çelişkilerimizin olduğunu düşünüyorum. Bu konuda aslında tam anlamıyla net olmadığını zannediyorum. Ancak tehlikeli bir durum var, o da pek çok kişi kendisi için özgürlük isterken, başkasının özgürlüklerine tecavüz etmeyi meşru görüyor.
Üçüncüsü, insanları yargılamaya yönelik tavırlar. Yargılamaya hakkımız var mı? Hangi davranışlarla insanları yargılıyoruz? Gizli, dolaylı yargılamalar neler? Yargılamanın, ırkçı ve olumsuz milliyetçilikle ortak yönleri.
2. İnovasyon ve girişimcilik
İnovasyon çok güzel bir konu. Hem Türkiye'nin hem de tüm insanlığın kalkınmasına çok katkılar sağlayacağını düşünüyorum.
Dün güzel bir konferansa katıldım bu konuyla ilgili. Bizim üniversitedeki ENSO kulübünün ve Ali Rıza Kaylan adlı bir hocamızın düzenlediği bir konferanstı. Konferansta özellikle Halil Kulluk'un konuşması çok ilginçti. Mevlana'nın yazılarını çok farklı bir şekilde yorumluyor Halil Kulluk. Girişimcilik ve inovasyona yönelik gerekçeler arıyor Mesnevi'de. Bence çok da doğru teşhislerde bulunmuş. Eğer prezentasyonunu bulabilirsem, bundan notları buraya da yazabilirim.
Bunun dışında Dyson adlı elektrikli süpürgenin mucidinin inovasyon ve mühendislikle ilgili fikirlerini okudum. İlginç düşünceleri var Dyson'ın. Ancak onun fikirlerinde gördüğüm önemli bir sorunu öncelikle ele almak istiyorum: Dyson, İngiltere'nin 200 yıl süreyle dünyanın en güçlü ülkesi olmasını sanayi devrimine bağlıyor. Güçlü olduğumuz için her yere hakimdik diyor. Fakat şimdi güç elimizden gidiyor diyor. Tekrar gücü ele geçirmemiz için inovasyona ve mühendisliğe yatırım yapmalıyız diyor. Bu sözlerdeki fikirleri, olumsuz milliyetçiliğin bir yansıması olarak görüyorum. Bizim amacımız güç elde etmek ve insanlar üzerinde hakimiyet kurmak olmamalı. Eğer amacınız böyle olursa, başkalarının da size hakimiyet kuracaklarından hem korkarsınız hem de bunu dolaylı olarak meşrulaştırmış olursunuz. İnsanlara hizmet etmek ve insanlığın yararına çalışmak, yaptığımız işi güzel ve meşru hale getirir.
Bununla birlikte Dyson'ın mühendislik ve üretimin bir ülkenin ekonomisindeki en önemli motor güç olduğu konusundaki fikirlerini çok değerli buluyorum. Sadece yazılım ve hizmet sektörüyle bir ekonomi güçlenemez. Üretim ve bunun temelinde yatan mühendislik, çok kritik.
3. Repast, Test Odaklı Sistem Dinamikleri
Yüksek lisansta aldığım IE 602 Sistem Dinamiklerinin Analizi adlı derste dönem projesi olarak test odaklı programlamayı (TDD) sistem dinamiklerine taşımaya yönelik bir çalışma yapıyorum. Bunun faydalarıyla ilgili düşündüğüm birkaç nokta var:
1. Fail as early as possible. Ne kadar erkenden hataları görürsen, onları düzeltmen o kadar kolay olur. Çünkü model geliştikçe, altta yatan hataların kaynağı komplikasyonları da artar, olası sebeplerin sayısı da.
2. Testler, tasarımı yönlendirir. Test odaklı çalışırsanız, sisteminizin amacına odaklanarak geliştirirsiniz. Böylece, amaca hizmet etmeyen unsurları sisteme eklemekten kaçınırsınız.
3. Testler, modelinize olan güveninizi artırır. Sistemin herhangi bir aşamada bozuk olmadığından emin olursunuz. Bu çok önemli. Böylece model üzerinde değişiklikler yapmakta daha cesur davranırsınız.
4. Testler, modelinizin altyapısına ve mantığına dair kendi başına bir dokümantasyon sunar. Böylece modelin nasıl çalıştığını anlamak isteyen bir başkası, veya bizzat kendiniz, testleri inceleyerek, sistemin ne yapması gerektiğini ve bunu nasıl yaptığını anlayabilirsiniz.
5. Sistem dinamikleri modelleri ve bunlarla oluşturulan mikro dünyaların en önemli pratik amaçlarından biri neydi? Gerçek dünyada yapamadığımız deneyleri hızlı bir şekilde simülasyon ortamında uygulayıp, dünyayla ilgili varsayımlarımızdaki ve dünya görüşümüzdeki sorunları ortaya çıkarmaktı. Hızlı ve otomatik testlerin, benzer bir katkıyı TDD'nin sistem dinamikleri modelleyicilerine sağlayabileceğini düşünüyorum. Çünkü modelleyici bir modelde bir değişiklik yaptığında, bunun bir sorun oluşturup oluşturmadığını, sorun oluşturuyorsa, hangi varsayımlarda bozulmaya sebep olduğunu anında görebilecek.
Cumartesi, Mayıs 19, 2007
Gunluk 19 Mayis 2007
Gönderen Mert Nuhoglu zaman: 10:47 ÖÖ
Etiketler: inovasyon, sistem-dinamikleri, siyaset
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
"ekonomik değerlendirme raporu,firma"
yazdığımda google'da Mert ağabeyin bloğu çıktı karşıma.Hayırlı uğurlu olsun Mert ağabey.Bi de istatistic için John E. Freund Mathematical statistics kitabı özet gibidir.
Mesut
ekonomik değerlendirme raporu,firma
yazınca google'a Mert ağabeyin bloğuyla karşılaştım.Hayırlı olsun.Bi de bizim de bi katkımız olsun: John E. Freund, Mathematical statistics kitabı özet gibi bi kitaptır,fazla okumaktan sıkılanlara tavsiye ederim
Mesut
Yorum Gönder