Pazartesi, Ocak 21, 2008

Tartisma Organizasyonu

Tartışmaları sever misiniz? Ben severim, fakat her zaman değil. Bir haber veya forum sitesinde insanların görüşlerini okumak istediğimde, genellikle hiçbir dayanağı olmayan, iç tutarsızlıklar içeren görüşlerin, mantıklı görüşlere karşı baskın olduğunu görüyorum. Neden böyle ve bu problem sağlam bir yöntemle nasıl çözülebilir?

Neden bir tartışmada, bazı görüşler iç tutarsızlıklarına ve delilsizliklerine rağmen, baskın çıkabiliyor? Bu görüşlerin savunucuları, görüşlerini konuya yeni bir bakış açısı getirmedikleri halde, defalarca yayınladıkları için. Aslında görüş sahibi, aynı şeyleri defalarca tekrarlıyor. Yeni bir fikir, bakış açısı veya delil getirmiyor. Böyle olunca, bir tartışmayı okumak istediğinizde, tamamen bir cepheleşme üzerine fikirlerin ifade edildiğini görüyorsunuz. Tartışmacıların amacı fikirlerini ortaya koymak, yeni fikirler ve deliller bulmak değil, başta koyduğu iddiada inatla baskın çıkmak olduğunu görüyorsunuz.
Bu yanlış bir yöntem. Aslında yöntem kelimesini bu durum için kullanmak bile çok uygun değil, çünkü ortada mantıka dayalı bir yöntem yok. Tartışmacılar, fikirlerini bastırmakla keyif alıyorlar. Ne yazdıklarını önceden planlayıp, bir mantık örgüsü üzerinde tutarlılıklarını değerlendirmiyorlar. Yazmaya başlıyorlar, çağrışımlarla akıllarına neyi gelirse onu yazıyorlar. Yazı bitince, o çağrışımların çok değerli olduğuna karar verip, baskın çıktıklarını zannedip memnun oluyorlar.
Dışarıdan gelen bir kişi, tartışmada çok miktarda yazı bulunmasından, kolaylıkla tartışmaya giremiyor. Tartışmaya sunulan argümanların büyük kısmının, tekrarlardan veya konuyla ilgisiz sözlerden oluştuğunu görüyorlar. Yani tartışma aslında büyük oranda bir israf veya gürültüden oluşuyor.
TruthMapping adlı bir site bu problemi mantıklı bir yöntemle çözmeye çalışıyor. Fikirleri yapısallaştırıyor. Benim bir iddiam var. Bu iddiam hangi varsayımlara dayanıyor. Açık bir şekilde bunu ifade etmenizi kolaylaştırıyor. Benim varsayımlarıma, başka bir kişinin eleştirileri var. Bu kişinin eleştirilerinin her birini varsayımlarla ilişkilendiriyor. Tekrarlar, dikkate alınmıyor, her bir fikir için sadece bir madde bulunuyor. Böylece gürültü engelleniyor. Farklı bir noktadan itirazda bulunmak istiyorsanız, farklı bir fikir bulmanız gerekiyor.
Güzel bir yöntem. Daha da geliştirilebilir: Mesela farklı fikir tartışmaları birbiriyle ilişkilendirilebilir.
İnsanlık olarak, tartışma yöntemlerimizi daha mantıklı ve bilimsel bir hale getirmeliyiz.

Yazının Devamı...

Salı, Ocak 08, 2008

Stokastik dersini ozleyecegim

Geceyarısına 5 dakika kaldı. Yarın stokastik finali var. Bütün hazırlıklar tamam, sınava gireceğiz ve ders bitecek. Gariptir, sanki çok sevdiğim bir dostumdan veya bir yerden ayrılacakmışım gibi hissediyorum kendimi. Çok güzel bir dersti stokastik. Her hafta ödevleri oluyordu. Her ödev, başlı başına bir dertti (!) Çoğu zaman her bir soru, diğer sorulardan çok farklı bir yaklaşımla çözülmeyi gerektiriyordu ve bu yaklaşımın ne olduğunu kendimiz bulmamız gerekiyordu. Refik Güllü Hocamız, sağolsun, gerçekten dersi öyle güzel bir şekilde anlatıyordu ki, acayip lezzet aldım dersleri dinlemekten.

Dürüst olmak gerekirse, bütün dersleri tam anlayarak takip edemiyordum. Bazen bir yerler eksik kalıyordu, ama sonra notlardan dersi tekrar çalışırken, o sırada hocanın dediği bir iki söz aklıma geliyordu ve her şey açılıyordu.

Çok matematiksel ve teorik bir dersti. Pek çok kişi matematikten hiç hoşlanmaz. Matematiği iyi olanların da pek çoğu teorik matematikten hoşlanmaz. Açıkçası ben de teorik matematikte çok yetersiz görüyorum kendimi. Fakat bu dersteki teorik veya uygulamalı konular, benim çok hoşuma gitti. Garip bir dersti diye düşünüyorum. Onlarca ilginç fikir öğrendim ve hepsini birleştirince, stokastik denilen garip konu aklıma yatmaya başladı.

Garip diyorum, gerçekten garip bir konu stokastik. Sezgisel bir yanı vardır olasılık konularının. Bulmaca gibi gelir ilkin insana. 5 defa zar atıldığında, en az bir defa 2 gelme olasılığı nedir? Bu tip soruları çözmek ilkin tamamen sezgisel olarak mümkündür. Fakat biraz ilerledikçe, garip konulara gelirsin: c tane sunucunun bulunduğu bir sisteme, yeni müşteriler "lamda" hızıyla geliyor. Her bir sunucu "mu" hızıyla bir müşteriye hizmet veriyor. Sistemde iki tane müşteri bulunması durumu, ne kadar zaman sürer? İlk bakışta, bu soruyu çözmenin yolu kesin garip anlaşılmaz formüller içeriyordur, diye düşünüyor insan. Ama öyle değil, böyle bir soruyu son derece anlamlı ve anlaşılır yollardan çözmek mümkün ve bu beni çok hayretler içinde bırakıyor. Mesela, şunu düşünün: bir geliş, bir de çıkış süreci olsun. Bunların her ikisinin de süreleri, exponensiyel bir şekilde dağılsın. Bu ikisinden hangisinin önce meydana geleceğini ifade eden sürecin süresinin dağılımı nedir? Exponensiyeldir, hızı da, iki sürecin hızlarının toplamıdır. Bu şekilde anlatınca, matematiksel ilişkilerin içindeki güzellik görünmüyor, farkındayım. Fakat birazcık bunun matematiğini öğrenmeye teşebbüs edin, göreceksiniz, ne kadar ince bir tasarım var.

Öğrenci psikolojisinin temel kurallarından biri, sınavlardan stres duymaktır. Her sınav sıkıntılıdır. Sınav öncesi insan gergindir. Sınavdan çıktıktan sonra öğrenci rahatlar ve bir daha bu dersin yüzünü görmek istemez. Fakat bu derste bu olmuyor. Ders o kadar zevkliydi ki, sınavla bu dersin bitiyor olması, bende ayrılık hüznü bırakıyor :)

Fazla romantik bir yazı oldu. Neyse idare edelim, sonraki yazılarda bu duygusallık tonunu kapatırız.

Yazının Devamı...