Pazar, Ekim 19, 2008

Komplo Teorilerindeki Dusunme Yontemi Hatalari

Komplo teorileri günümüzde çok yaygın. En çok satan kitaplar ve en çok izlenen videolar komplo teorilerine dayanıyor. Sadece kendi ülkemizde değil, tüm dünyada özellikle ABD'de en çok rağbet gören fikir akımları komplo teorilerine dayanır hale geldi.

Benim kişisel hayatımda da komplo teorileri çok yer alıyor. Çok sıkçana çevremdeki insanlarla, komplo teorileriyle ilgili tartışırken buluyorum kendimi. Ne yazık ki, komplo teorilerine inanan insanları bunun tersine ikna etmede çok nadiren başarı sağlayabiliyorum. Bu yüzden, konuyu felsefi olarak daha derin bir şekilde incelemeye karar verdim. Umarım, yeterince doğru ve kapsayıcı bir fikir eseri ortaya çıkar.

Konuyla ilgili en az iki makale planlıyorum. Bu ilk makale denemesinde, komplo teorilerini savunanların çok sıkça düştükleri bazı mantık ve yöntem hatalarını ele alıyorum. Bundan sonraki makalede, komplo teorilerinin inanmanın altında yatan gerekçeleri incelemeyi planlıyorum. Burada ifade ettiğim fikirlerin sağlamlaştırılmasıyla ilgili katkısı olabilecek her türlü destekleyici veya muhalif düşünceye açığım.

Komplo teorilerinde yaygın mantık ve düşünme yöntemi hatalarının şu maddeleri içerdiğini düşünüyorum:

• tümevarım/genelleme: doğru olabilecek bir örnekten genel kural çıkarma
• iddia edilen tezleri yanlışlanabilirlikten soyutlama
• orjinal kaynakları bilmeden, kaynakların güvenilirliğini araştırmadan kesin iddialarda bulunma
• kendi inandığı teze muhalif delilleri araştırmama
• gündelik mantığı bilimsel muhakeme olarak görme
• sonuçtan sebebe gitme (ters sebep-sonuç ilişkisi)

Tümevarım/genelleme: doğru olabilecek bir örnekten benzerlik kurup genel kural çıkarma

Tümevarım çok önemli bir mantıksal çıkarım yöntemidir, fakat tek başına kullanıldığında güvenilir ve kapsayıcı değildir.

Örnekler:
• Türkiye'de Ergenekon örgütü de cinayet ve terör olaylarını, kendi rakiplerinin üzerine atıyor. Öyleyse, CIA de 11 Eylül gibi olayları kendi yapıyor ve bunu radikal islamcıların üzerine atıyor.

• Afrika'da açlık, Batılı silah tüccarlarının kışkırtmasından doğan iç savaşlardan kaynaklanıyor. Öyleyse, Batılı provakatörler dünyanın tek hakimidir ve tüm dünyayı fesadın içine sokan güç onlardır. Demek ki, 11 Eylül'ü ve 2. Dünya Savaşındaki Nazi katliamını aslında dünyayı yöneten gizli komite gerçekleştirmiştir.

(Not: Aslında doğa bilimleri de özünde tümevarıma dayanarak tekil gözlemlerden genel teoriler oluşturur. Fakat bilimsel düşünme yönteminde, tümevarımı sağlamlaştırmak için kullanılan fakat komplo teorilerinde bulunmayan çok sayıda ek yöntem bulunur.)

İddia edilen tezleri yanlışlanabilirlikten soyutlama

Tümevarım ve tümdengelim, birbirinin tam tersi olan iki mantıksal çıkarım yöntemidir. Tümevarım, tekil gözlemlerden, genel bir sonuca ulaşmaktır. Tümdengelim ise, genel bir kabulden, tekil olaylarla ilgili sonuçlar çıkarmaktır. Her iki yöntemin de yerine göre ve diğer muhakeme yöntemleriyle sağlamlaştırılarak kullanılması durumunda, sorun olmaz. Fakat bu iki yöntemin yanlış yerde yanlış şekilde kullanılmasının sonucunda, yüzeysel incelemede makul görünebilen, yanlış sonuçlara ulaşırız.

Burada önemli bir ayrım var: Bir mantıksal çıkarımın insanlar için çok ikna edici olması, varılan yargının doğru olduğu anlamına gelmez. Retorik, hitabet ve belagat sanatı gibi bazı yöntemler kullanılarak, son derece mantığa uygun ve ikna edici fikir eserleri üretilebilir. Fakat bir eserin bilimsel anlamda doğru kabul edilmesi için bu anlatım tekniklerinin iyi kullanılmış olması yeterli değildir.

Komplo teorilerini savunanlar, bazen tümdengelim yöntemini yanlış bir şekilde kullanarak, iddia ettikleri tezleri yanlışlanabilirlikten soyutluyorlar. Örneğin, komploya inanan bir kişiyyle şöyle bir diyalog geçtiğini varsayalım:

A (komplo teorisinin muhalifi): "Bilim adamları ikiz kulelerin jet yakıtının neticesinde çökebileceğini açıkladılar."
B (komplo teorisinin destekçisi): "Bilim adamları da komplonun bir parçası" ya da "Bunun tersini açıklayan bilim adamlarını konuşmaktan korkutuyorlar." diyebilir
A: "Batı ülkelerinde şeffaflık ve hukuk egemendir. Bilim adamlarının fikirleri devlet baskısıyla kontrol edilemez."
B: "Batı ülkeleri aslında en kapalı ve baskıcı devletlerdir."

Bu düşünceleri çürütmek mümkün olmuyor, çünkü bazı genel önkabullere dayanıyor. Mesela yukarıdaki durumda, "Batılı devletlerin en üst seviyede kapalı ve baskıcı rejimler olduğu" böyle bir genel önkabuldür. Bu bir veri olarak kabul edilince, Batı üniversitelerindeki bilim adamlarının açıklamalarına ve makalelerine güvenilmemesi, tümdengelimle üretilmiş bir mantıksal çıkarımdır. Ne var ki, sorun şu: Burada kendi içinde kapalı, mantıksal bir fikirler (önerme) zinciri var. Buna mantıkta totoloji denir. Bunların mantıksal olarak çürütülmesi imkansızdır.

Yukarıdaki örnekte, komplocu bakış açısının ürettiği kapalı daire şu şekildedir:

"Batılı devletler, kapalı ve baskıcıdır" => "Bilim adamlarına güven olmaz" => "İkiz kulelerin jet yakıtıyla yıkıldığını söyleyen bilim adamları yanlış söylemektedir." => "ABD ikiz kuleleri kendisi yıkmıştır" => "Batılı devletler, kapalı ve baskıcıdır."

Orjinal kaynakları bilmeden, kaynakların güvenilirliğini araştırmadan kesin iddialarda bulunma

Bilimsel düşünme yöntemi, uzman görüşlerine ve tanıklıklara atıfta bulunmakla ilgili hassas ve katı kurallar içerir. Alıntıların kaynakları belirtilmeli, kaynakların yalanlanmamış olduğundan emin olunmalı, kaynakların güvenilirliğiyle ilgili araştırma yapılmalı, alıntı edilen sözlerde tam olarak ne dendiğine dikkat edilmeli abartmaya veya kendi tezinize uygun halde yorumlamaya gidilmemeli. Fakat komplo teorilerini üretenler veya bunlara ikna olmuş halde başkalarına yayanlar, bu kurallara titizlik göstermiyor.

Örnekler:
• 5 yıl önce İngiltere'den 4 bilim adamı çıkmış ve açıklama yapmışlardı: "cep telefonunun kanser yapmadığını bilimsel olarak ispatladık". Şimdi ABD'de 10 bilim adamı tam tersini ispatladı. Bunca yıl boyunca bunu bildikleri halde insanları aldattılar.

• Youtube'da video ile gösteriyorlar. İkiz kuleler yıkılırken, kat kat içeriden bombaların patladığı görülüyor.

• Pentagon'a düşen uçak enkazının resmini gösteriyorlar. Ortada uçaktan bir tek parça yok. Demek ki, uçak düşmemiş, CIA füze atmış.

• 11 Eylül olayında ölen yahudi yok. Mossad olaydan önce yahudileri uyardı.

Kendi inandığı teze muhalif delilleri araştırmama

Komplo teorilerine inananlar, bu teorilere karşı yeterince eleştirel davranmıyor. Komplo teorileriyle çelişen verileri dikkate almıyorlar veya araştırmıyorlar. Bilimsel düşünme yöntemi ise bir tezle ilgili destekleyici ve muhalif tüm delilleri dikkate alarak muhakeme etmeyi gerektirir.

Örnekler:
• Yukarıda ifade edilen 11 Eylül olayında ölen yahudi olmaması meselesi.
Türkiye'de 11 Eylül olaylarının ardından böyle bir söylenti farklı kanallardan dolaşmaya başladı. Bu söylentiyi yayanlar, iddianın doğru olduğuna kesin olarak inanmadan önce, iddianın doğruluğunu sorgulaması gerekir. Bu teknik olarak çok kolay bir işlem. Google'da "dead jews in 911" gibi bir sorgulama yapmak yeterli. Olayda ölmüş yahudilere ait çok sayıda tanıklık, fotoğraf, adres ve liste bu arama sorgusunun sonunda bulunuyor.

Burada sorun, komplo teorisine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmamaktan kaynaklanıyor. İddia edilen tez eğer kişinin daha önceden sahip olduğu önkabullerle uyumluysa, kişi hiçbir eleştirel araştırma yapmadan, tezi kabul ediyor.

Bu örnekte, google'da çok sayıda muhalif verinin çıkmış olması tek başına, komplo teorisini çürütecek bir delil değildir. Fakat bilimsel düşünme yöntemde şöyle bir ilke vardır: Bir tez yayınlarken, bu tezi destekleyen veya bu teze muhalif tüm deliller araştırılmalı ve yayınlanmalıdır. Fakat komplo teorilerini savunanlar, tezlerine muhalif delilleri toplamak için yeterli özen göstermemektedir.

Gündelik mantığı bilimsel muhakeme olarak görme

Doğa olaylarında, bir şeyin mümkün olup olmadığına karar vermek için, hesap veya deney yapmak gerekir. Ortaokulda öğretilen basit bir fizik konusuna ait bir soruyu yanıtlamak için, kağıt, kalem ve hesap makineleri kullanarak dakikalarca hesap yaparken, gerçek dünyada gerçekleşmiş, çok karmaşık bir fizik olayını hesap kitap kullanmadan bir anda çözmek sağlam bir yöntem değildir.

Komplo teorilerine inananlar, hesap kitap kullanmadan bir fizik olayını açıkladıkları halde, bu açıklamanın bilimsel olduğunu söylüyorlar. Halbuki bu açıklamalar, bilimsel muhakemeye değil, gündelik akıl yürütme yöntemine bir örnektir.

Örnekler:
• Akıl var mantık var, uçak yakıtıyla bina çöker mi? Mümkün değil.

• İkiz kuleler bulunduğu yere yıkıldı. Eğer uçak kazasından dolayı yıkılmış olsaydı, yana doğru yıkılırdı. İçeriden patlatılmış bombalarla yıkıldığından, bulunduğu yere yıkıldı.

Sonuçtan sebebe gitme (ters sebep-sonuç ilişkisi)

Kriminal araştırmalarda, bir işten kimin yarar sağladığı şüphelilerin tespitinde kullanılan yararlı bir akıl yürütme yöntemidir. Fakat bu yöntem suçu ispatlamak için değil sadece şüpheli sayısını azaltmada kullanılabilir. Bir suçtan yarar sağlayabilecek kişilerin sayısı birden çok olabilir. Bazen suçu işleyen kişi, olaydan bizzat kendisi en büyük zararı görmüş olabilir. Bu yüzden, sonuçtan sebebe gitmek tek başına yeterli delil oluşturmaz.

Örnekler:
• 11 Eylül işi ABD'ye yaramıştır, o zaman bu işi ABD yapmıştır.

• 11 Eylül'den müslümanlar en büyük zararı görmüştür, bu yüzden yapanlar müslüman topluluklardan olamaz.

Hiç yorum yok: