Cumhuriyet, devlet yetkisinin yalnızca halktan alınmasına dayalı bir yönetim şeklidir. Hiçbir kurum veya kişi, halktan alınmamış bir yetkiye dayanarak devletin gücünü kullanamaz. Meclis doğrudan halk tarafından seçilen ve yasama yetkisini halkın onayladığı anayasadan alan bir kurumdur. Tek yasa koyucu olan meclisin anayasada yaptığı değişiklikler, yalnızca şekil bakımından denetime tabi olabileceği, anayasanın 148. maddesinde belirtiliyor. Kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemekle sorumlu kurum olan Anayasa Mahkemesi, 148. maddede kendisine anayasa tarafından konulmuş olan sınırın içerisinde denetim yapması kanuni olarak şarttır. Mahkeme bu sınırın ötesine geçerek, anayasa değişikliklerini içerik bakımından denetleyemez. Aksi taktirde kanun denetleyicisi, bizzat kendisi kanunu ihlal etmiş olur.
Yine anayasanın 6. maddesine göre, hiçbir kurum kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Dolayısıyla mahkeme yeni bir içtihatta bulunarak, 148. maddenin sınırlarını genişletme yetkisine sahip değildir.
Anayasa Mahkemesi 9 Şubat 2008 günlü 5735 sayılı kanunla ilgili gerekçeli kararında, bu eleştirileri yanıtlayarak, nasıl bir meşruiyete dayanarak karar verdiğini açıklaması gerekir. Anayasa Mahkemesi Cumhuriyet'i korumakla görevli kurumlardan biridir. Umarım, "yargıçlar devleti" eleştirilerine karşı geçerli, kanuni ve felsefi açıdan tam tutarlı bir gerekçe yayınlayabilir. Aksi durumda, Cumhuriyet'in temel nitelikleri ihlal edilmiş olur.
Cuma, Haziran 06, 2008
Yargıçlar devletine hayır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder